Gazneli Mahmud’a Kadar Gazeneliler, Dr. Öğr. İzzetullah Zeki
Gazneli Mahmud’a Kadar Gazeneliler
Dr. Öğr. İzzetullah Zeki
NEÜ Konya/ 20.05.2016
Gazneli Sultan Mahmud, Gazneliler Devletinin geçmeden önce babası Nasiruddin Sebük Tegin döneminde de önemli bir konuma sahip olmuştur. Nitekim Nasiruddin Sebük Tegin Ebu Ali Simcur’a karşı savaş hazırlığı yaparken o döneminde emir lakabını taşıyan Sultan Mahmud’a ordunun tam ortasından görev vermiş, ordunun dağılmaması için ona güvenmiştir. Bu durumda Emir Mahmud düşmanı takip etmiş, etkisiz hale getirmiş, büyük zafer kazanarak İslam’ın uygun gördüğü ganimetle Gazne’ye dönmüştür. Bu zaferden sonra Melik Emir Sebük Tegin’e Nasiruddin, Emir Mahmud’a devletin kılıcı anlamına gelen seyfüddevle lakabını vermiş, daha sonra bahsedileceği üzere Emir Mahmud Yeminuddevle Eminu’l-Mille lakabıyla tanınmıştır.
Utbî’nin aktardığına göre Emir Nasiruddin Sebük Tegin ve Emir Mahmud Nişarpur’a vardıklarında İslam’ın iki değeri olan adalet ve insafı yerleşmiştir. Ali Simcur döneminde zulümle ezilen ve eziyet gören Nişapur halkı rahat bu dönemde rahat bir hayat yaşamıştır. Bu dönemde zulüm adetleri tamamen yok edilmiştir. Umum devletin güvenliği sağlanmış, vilayetler mamur olmuş, kervanlar yola koyulmuştur. Ticaret erbabı korunmuş ve ticaret yollarında güvenlik sağlamıştır. Bir ara yine Emir Nasiruddin ve Emir Mahmud’un düşmanı olan Ebu Ali Simcur arasında savaş patlak vermiş, Emir Mahmut bir daha mertçe savaşmıştır. Bu savaş Emir Mahmud’a kahramanlık kapısını açmıştır. Emir Mahmud’un bu savaştaki kahramanlıkları günün sayfalarını doldurmuş ve gazetelerde yerinin almıştır. Utbî’nin ifadesiyle eğer o günde Rüstem ve İsfendiyar olsalardı ve bu kahramanlığı görselerdi onun kılıcının dişlerinin edep ve adabına uyarlardı. Onun kolunun eserlerine aferin der, gücünden, şecaatinden destanlar yazardı.
Gazneli Sultan Mahmud daha sonra Nişapur valisi olarak atanmış, yardıma ihtiyaç duyulduğunda devletin yardımına koşar gelmiştir. Bir ara Emir Nasirudin, Emir Mahmud’u 20000 atlı ile Abdullah Garir’e karşı göndermiştir. Kısacası Nasiruddin Sebük Tegin Emir Mahmud’a daha işin başın güvenmiş ve bir gün Gazneli devletinin başına geleceğini düşünmüştür. Ancak Emir Mahmud’un merkezden uzakta Nişapur’da vali olması onun veliaht olmasından mahrum bırakmıştır. Emir Nasiruddin Sebük Tegin devletinin sarsılmaması için yanında bulunan oğlu Emir İsmail’i veliaht tayin etmiştir. Emir İsmail, Emir Mahmud’a göre genç ve deneyimsiz olması onu çok savurganlığa götürmüş ve böylece haznenin boşalmasına sebep olmuştur. Seyfüddevle Emir Mahmud babasının ölüm haberinin alınca kardeşi Emir İsmail’ e taziye yazmış ve ona elçi göndermiştir. Emir Mahmud kardeşine gönderdiği mektupta şöyle yazmıştır: Babanın gitmesi en büyük hüsrandır. Bugün dünyada bana senden daha aziz olan yoktur. Canımdan tatlı ve gözümün aydınlığısın. Şüphesiz sana istediğin mal ve ordu verilecektir. Ancak yaşın büyük olması, tecrübenin var olması büyük olaylara hakkında ince düşünme, liderlik ve dünyaca kabul edilen edep ve adap devletin devamlılığını temelidir. Eğer bunların üstesinden gelebilseydin ben herkesten önce sana itaat eder ve razı olurdum. Babanın benim yokluğumda sana vasiyet etmesi yolun uzaklığındadır. Parçalanma korkusundandır. İyi olan şudur ki basiretli düşünmen ve basiretli görmendir. Doğruyu bilmendir. Dünya işlerinde Allah’ın buyurduklarını Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in rızasını dikkate almandır. Devletin, efendiliğin merkezi olan Gazne’yi bana bırak. Sana Belh’i bırakayım veya Horasan’ın lideri, ordunun komutanı yapayım. Emir İsmail, Emir Mahmud’un bu isteğine olumsuz yanıt verdi.
Daha sonra her ne kadar Cüzcan Valisi ara buluculuk yapsa da sonuç vermemiş, Emir İsmail reddetmiştir. Bunun üzerine Nişapur’da bulunan Seyfüddevle Emir Mahumud Herat’a gelmiş, amcasını aracı yapmaya çalışsa da sonuç vermemiş ve son çare olarak kılıçların çarpışacağına kalmıştır. Emir İsmail de Seyfüddevle Emir Mahmud’un Herat’a ulaştığını öğrenince o da Gazne’ye yönelmiştir. Gazne civarında savaş patlak vermeden Seyfüdevle Emir Mahmud elçiler göndermiş ve yine sonuç vermeyince kardeş kavgası başlamış Emir İsmail Gazne kalesine sığınmıştır. Seyfüddevle Emir Mahmud ise onun güvende olduğunu bildirmiş, hazne ve orduya düzen sağlamış, kontrol altına almıştır. Seyfüddevle Emir Mahmud daha sonra Belh şehrine geçmiş ve Buhara Hazretine şöyle bir mektup yazmıştır: “Babam devletin hami ve müessisi idi. Fani dünyadan baki ahrete intikal etti. Melik Rıza’nın haklarını gözeterek tahtın hizmetindeyiz. Eğer de Melik Rıza’nın sülalesinden gelen Ebu’l-Haris tahtın mirasçısı olsa dahi”.
Müminlerin Emiri el-Kadir Billah, Seyfüddevle Emir Mahmud’u önceden hiç kimseye hediye etmediği çok değerli bir hilat (hırka) göndermiş, ayrıca ona devletin sağ eli, milletin güvenliği anlamına gelen (Yeminüddevle ve Eminülmilleh) lakabını vermiştir. Emir Mahmud böylece saltanatın başına geçmiş, Horasan emirleri onun saffında yer tutmuştur. Samani devletinin sonlarına doğru Yeminüddevle ve Eminülmilleh’nin yıldızı parlamış, onun mülkü sürekli genişlemeye başlamıştır. Onun istikbal yıldızları en zirvelere yükselmiş, onun fermanları dünyaya ün salmıştır. Gazneli Sultan Mahmud’un Gazneli devletinin başına gelmesinden İslam’ın ihyası olan fetih hareketleri sürekli olarak devam etmiş ve Ebu Mansur Sealibi bu konuda şöyle yazmıştır: “Ey sultanların saltanatlarına son veren, ey padişahları yenen, Allah seni korusun! Senin din için bıraktığın eserlere sabahın ayılığın eksik kalır. Yaptığın binaları diller övemez.
Gazneliler dönemi ve özellikle devleti devlet haline getiren meşhur Gazneli Sultan Mahmud dönemi Türk İslam Tarihi açısından İslam topraklarının Türkistan’da yayıldığı, Ehli- Sünnet mezhebinin ameli ve itikadî yönden altın çağını yaşadığı bir dönemdir. Gazneli Mahmud döneminde daha önceden putperest olan Gûrluler, Afganlar, Sindliler ve Mâverâünnehir bölgesindeki bazı Türkler İslam dinini kabul ederek Gazneli Sultan Mahmud’un safına katılmış, Hindistan fatihleri olmuştur. Gazneli Mahmud Samanoğulları Horasan valisi olan babası Sebük Tegin’in kendisine yazdığı “Pendnâme” yani vasiyetnameyi kendine yol rehber edinmiş, siyasi hayatında bir anayasa olarak kullanmıştır.
Babası döneminde ordu komutanlığı ve il valiliği gibi yüksek mevkilerde bulunan Gazneli Mahmud, babasının vefatı sonrasında da izlediği dindar ve doğru siyasetiyle dış siyasette İslam âleminin halifesi olan Abbasi halifesi El-Kadir Billah’in takdirini kazanmış, iç siyasette ise izlediği ciddiyeti ve fitneye karşı sabit duruşu ile reayasının gönlünü fethetmiştir.
Peki Gazneli Mahmud’a babası ne yazmıştı ona cevaplandırarak Gazneli Mahmud’un başarılarını ele alalım? Gazneli Mamud’un babası kölelikten nasıl valiliğe yükseldiğini anlatmış, devletin ve reayanın korunması gerektiği uyarısında bulunmuş, devlete, güce, parya, mazluma ve çevresindeki insanlara özellikle dikkat etmesini dile getirmiştir. Oğluna altını çizerek söylediği iki konu vardır ki bunlar da Gazneli Mahmud’un devlet siyaseti dizayn etmiştir. Birincisi devletine ve makamına göz dikene merhamet etme uyarısıdır ki Gazneli bu siyaseti devletinin iç ve dış siyasetinde uygulamıştır. İkinci ana nasihati ise mazlumun hakkının korunması, yani reayanın hakkının korunması olmuştur. Reayanın hakkını koruyamayan, güvenliğini sağlamayan hükümdarının dünya ve ahirette sorumlu olacağını dile getirmiştir.
Sebük Tegin’nin diğer bir önemli nasihati de vardır ki devletin alt yapısını oluşturan ekonomiye yatmaktadır. Bu da oğluna paraya sahip çık, devlet para ile ve güç ile yönetilir nasihatinde bulunmuş, daha sonra üzerine duracağımız Hindistan fetihlerinin sebeplerinden birini bu teşkil etmektedir. Ancak şunu de hatırlatmamızda fayda vardır ki Gazneli Mahmud’un Hindistan seferleri tek nedeni Batılıların ifade ettiği gibi Hindistan’ın zenginliği değildir. Utbî’nin ifadesiyle Gazneli Mahmud’un Hindistan seferlerinin temeli sebebi buralara din-i mübin-i İslam’ı yaymak, Muhammed (s.a.v.)’in adının gitmediği yerlere onun şeriatını götürme idealı yatmaktadır.
Tezimin ana konusunu 1099 yılında Gazneli Devleti başına geçen izlediği akıllı ve dirayetli siyasetiyle Gazneli toraklarını genişleten ve böylece Hint seferleriyle bölgenin Müslüman olmasını sağlayan ve 1030 yılında vefat eden Gazneli Sultan Mahmud’un Din Politikaları oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı başta Alp Tegin, ardından Sebük Tegin ve özellikle Sultan Mahmud’un işe başına gelmesiyle tam 223 yüzyıl süren (963-1186) Gazneli merkezli bir devletin kurulması ve bunca yıl ayakta durmasını sağlayan siyaset ve sebepleri gün ışığına çıkarmaktır. Araştırmanın önemi ise Türk İslam Tarihinde kurulmuş ve Hindistan seferleri ve izlediği iç ve dış siyasetiyle istikrarlı bir devletin varlığını yeni nesle taşımak ve bilime kazandır ehemmiyete layık bir çalışma olacağı konusudur.
Çalışmada öncelikli olarak, araştırmaya dâhil edilen Gazneli Sultan Mahmud’un çağdaş kaynaklarından yararlanacaktır. Bu çerçevede doğrudan tezimizin ana fikrini oluşturan Gazneli Sultan Mahmud’un Din Politikaları ile ilgili yazılan eserlerin birçoğuna ulaşılmıştır. İkinci aşamada ise araştırmaya dâhil ettiğimiz Gazneli Sultan Mahmud’un Din Politikaları ile ilgili araştırmalara ulaşılmış ve yazarların fikirlerine başvurulmuş, onların fikirleri incelenmiş ve kaynak olarak gösterilmiştir.
kaynakça:
Ebu Nasr Muhammed b. Abdülcebbar Utbî, Tarih-i Yenmini, Çev: Ebu’ş-Şeref Nasih b. Zafer Curfadekânî (603 H.) Tahkik Eden: Cafer Şıar, Tahran Üniversitesi Yayınları, Tahran, 1966, s. 107.
Utbî s. 108.
Utbî s. 110.
Utbî s. 121.
Utbî s. 136.
Utbî, s. 158.
Utbî, s. 169.
Utbî, s. 182.
Utbî, s. 221.
Utbî, s. 224.
Utbî, s. 313.
Erdoğan Merçil, Afganistan ve Hindistan’da Bir Türk Devleti Gazneliler (Pendnâme), Bilge Kültür Sanat Yaınları, İstanbul, 2014, s. 132.
Gerdizî, s. 279.
Utbî, s. 110.
Merçil, Pendnâme, s. 141.
Utbî, s. 277.
Utbî, s. 22.
Utbî, s. 33.
Utbî, s. 36.
Ebu Said Abülhey b. Dahhak b. Mahmud Gerdizî, Zainu’l-Ahbar, Rahim Rızazade Melik, Encümen-i Âsâr ve Mefâhir-i Ferhengi Yayınları, Tahran, 2005, s. 1.
Gerdizî, s. 253.
Gerdizî, s. 20.
Ebu’l-Fadıl Muhammed b. Hüseyin Beyhakî, Tarih-i Beyhaki, Neşreden: Said Nefisi, Sanayi Yayınları, Tahran, 1319, s. 1.
Hamdullah İbn Ebi Bekir Ahmed Müstevfi Kazvinî,Tarih-i Güzide, Çev: Erkan Göksu, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2015, s. 13.
İzzü’d-din Ebül’l Hasan Ali b. Muhammed b. Abdülkerim İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh, Tahkik Eden: Seyit Muhammed Hüseyin Ruhani İntişarat-i Asatir Yayınları, Tahran, 2004, s.7.
Reşidü’din Fazlullah, Câmiü’t-Tevârih (Selçuklu Devleti), Çev: Erkan Göksu, H.Hüseyin Güneş, Selenge Yayınları, İstanbul, 2010, s. 9.
Alaeddin Ata Melik Cüveynî, Târih-i Cihângüşâ, Çev: Mürsel Öztürk, TKK Yayınları, Ankara, 2013,s. 58.
el-Kadı Minahacü’d-din Ebu Ömer Osman b. Siracü’d-din Ömer el-Cüzcânî, Tebakât-i Nâsirî, Tahkik Eden: Abdülhay Habibi, Dünyayı Kitap Yayınları, Tahran, 1984, s. 1.
Kerim Kişaverz, Hezar Sal Nesr-i Farsi, Şirket-i Sehami-i Ofset Yayınları, Tahran, 1966, s. 277.
Zahîrüddin Nîşâbûrî, Selçuknâme, Tashih Eden: Mirza İsmail Han Hamidü’l Mülk, Asatır Yaınları, Tahran, 1346/1238, s. 18.
Mecma’ul Ensâb Muhammed b. Ali b. Muhammed Şebânkâraî , Mecma’ul Ensâb, Yayınlayan: Emir-i Kebir Yayınları, Tahran, 1984, s. 26.
Ebu Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Bîrûnî, El-Âsârü’l-Bâkiye A’ni’l-Kurûni’l-Hâliye, Yayınlayan: Miras-i Mektup, Tahran, 2001, s. 42.
Muhammed b. Ali Râvendî, Rahatü’s-Sudûr ve Âyetü’s-Sürûr Der Tarih-i Âl-i Selcûk, Tashih Eden: Muhammed İkbal, Emir-i Kebir Yayınları, 1954, s. 19.
Sadrüddin Ebu’l-Hasan Ali b. Seyidü’i-İmam eş-Şehid Ebi’l-Fevârîs b. Nâsir b. Ali el-Hüseynî, Ahbârü’d-devletü’s-Selcûkiyye, Tashih Eden: Muhammed İkbal, Pencap Üniversitesi, Lahor, 1933, s. 1.
Giyasüddin b. Hemamüddin Handmir, Düstûru’l-Vezerâ, Tashih Eden: Said Nefsi, İkbal Yayınları, Tahran, 1976, s. 21.
Nizamü’l-Mülk Ebu Hasan Tûsî, Seyru’l-Mulûk Ya Siyasetnâme, Tashih eden: Hiyu Berk Darak, Tercüme ve Neşri Kitap Yayınları, 1962, s. 6.
Keykavus b. İskender Veşimgir Ziyari, Kabusnâme (Nasihatnâme), Tashih Eden: Abdülmecid Bedevî, Ateşkede Yayınları, Tahran, 1969, s. 2.
Ebu Abdullah Hâkim Nişâbûrî, Tarih-i Nişâbûr, Yayına Hazırlayan: Ali Rıza Kayanî, Tahran, Âka Yaınları, 1996, s. 3.
Dr. Öğr. İzzetullah Zeki
NEÜ Konya/ 20.05.2016
Gazneli Sultan Mahmud, Gazneliler Devletinin geçmeden önce babası Nasiruddin Sebük Tegin döneminde de önemli bir konuma sahip olmuştur. Nitekim Nasiruddin Sebük Tegin Ebu Ali Simcur’a karşı savaş hazırlığı yaparken o döneminde emir lakabını taşıyan Sultan Mahmud’a ordunun tam ortasından görev vermiş, ordunun dağılmaması için ona güvenmiştir. Bu durumda Emir Mahmud düşmanı takip etmiş, etkisiz hale getirmiş, büyük zafer kazanarak İslam’ın uygun gördüğü ganimetle Gazne’ye dönmüştür. Bu zaferden sonra Melik Emir Sebük Tegin’e Nasiruddin, Emir Mahmud’a devletin kılıcı anlamına gelen seyfüddevle lakabını vermiş, daha sonra bahsedileceği üzere Emir Mahmud Yeminuddevle Eminu’l-Mille lakabıyla tanınmıştır.
Utbî’nin aktardığına göre Emir Nasiruddin Sebük Tegin ve Emir Mahmud Nişarpur’a vardıklarında İslam’ın iki değeri olan adalet ve insafı yerleşmiştir. Ali Simcur döneminde zulümle ezilen ve eziyet gören Nişapur halkı rahat bu dönemde rahat bir hayat yaşamıştır. Bu dönemde zulüm adetleri tamamen yok edilmiştir. Umum devletin güvenliği sağlanmış, vilayetler mamur olmuş, kervanlar yola koyulmuştur. Ticaret erbabı korunmuş ve ticaret yollarında güvenlik sağlamıştır. Bir ara yine Emir Nasiruddin ve Emir Mahmud’un düşmanı olan Ebu Ali Simcur arasında savaş patlak vermiş, Emir Mahmut bir daha mertçe savaşmıştır. Bu savaş Emir Mahmud’a kahramanlık kapısını açmıştır. Emir Mahmud’un bu savaştaki kahramanlıkları günün sayfalarını doldurmuş ve gazetelerde yerinin almıştır. Utbî’nin ifadesiyle eğer o günde Rüstem ve İsfendiyar olsalardı ve bu kahramanlığı görselerdi onun kılıcının dişlerinin edep ve adabına uyarlardı. Onun kolunun eserlerine aferin der, gücünden, şecaatinden destanlar yazardı.
Gazneli Sultan Mahmud daha sonra Nişapur valisi olarak atanmış, yardıma ihtiyaç duyulduğunda devletin yardımına koşar gelmiştir. Bir ara Emir Nasirudin, Emir Mahmud’u 20000 atlı ile Abdullah Garir’e karşı göndermiştir. Kısacası Nasiruddin Sebük Tegin Emir Mahmud’a daha işin başın güvenmiş ve bir gün Gazneli devletinin başına geleceğini düşünmüştür. Ancak Emir Mahmud’un merkezden uzakta Nişapur’da vali olması onun veliaht olmasından mahrum bırakmıştır. Emir Nasiruddin Sebük Tegin devletinin sarsılmaması için yanında bulunan oğlu Emir İsmail’i veliaht tayin etmiştir. Emir İsmail, Emir Mahmud’a göre genç ve deneyimsiz olması onu çok savurganlığa götürmüş ve böylece haznenin boşalmasına sebep olmuştur. Seyfüddevle Emir Mahmud babasının ölüm haberinin alınca kardeşi Emir İsmail’ e taziye yazmış ve ona elçi göndermiştir. Emir Mahmud kardeşine gönderdiği mektupta şöyle yazmıştır: Babanın gitmesi en büyük hüsrandır. Bugün dünyada bana senden daha aziz olan yoktur. Canımdan tatlı ve gözümün aydınlığısın. Şüphesiz sana istediğin mal ve ordu verilecektir. Ancak yaşın büyük olması, tecrübenin var olması büyük olaylara hakkında ince düşünme, liderlik ve dünyaca kabul edilen edep ve adap devletin devamlılığını temelidir. Eğer bunların üstesinden gelebilseydin ben herkesten önce sana itaat eder ve razı olurdum. Babanın benim yokluğumda sana vasiyet etmesi yolun uzaklığındadır. Parçalanma korkusundandır. İyi olan şudur ki basiretli düşünmen ve basiretli görmendir. Doğruyu bilmendir. Dünya işlerinde Allah’ın buyurduklarını Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in rızasını dikkate almandır. Devletin, efendiliğin merkezi olan Gazne’yi bana bırak. Sana Belh’i bırakayım veya Horasan’ın lideri, ordunun komutanı yapayım. Emir İsmail, Emir Mahmud’un bu isteğine olumsuz yanıt verdi.
Daha sonra her ne kadar Cüzcan Valisi ara buluculuk yapsa da sonuç vermemiş, Emir İsmail reddetmiştir. Bunun üzerine Nişapur’da bulunan Seyfüddevle Emir Mahumud Herat’a gelmiş, amcasını aracı yapmaya çalışsa da sonuç vermemiş ve son çare olarak kılıçların çarpışacağına kalmıştır. Emir İsmail de Seyfüddevle Emir Mahmud’un Herat’a ulaştığını öğrenince o da Gazne’ye yönelmiştir. Gazne civarında savaş patlak vermeden Seyfüdevle Emir Mahmud elçiler göndermiş ve yine sonuç vermeyince kardeş kavgası başlamış Emir İsmail Gazne kalesine sığınmıştır. Seyfüddevle Emir Mahmud ise onun güvende olduğunu bildirmiş, hazne ve orduya düzen sağlamış, kontrol altına almıştır. Seyfüddevle Emir Mahmud daha sonra Belh şehrine geçmiş ve Buhara Hazretine şöyle bir mektup yazmıştır: “Babam devletin hami ve müessisi idi. Fani dünyadan baki ahrete intikal etti. Melik Rıza’nın haklarını gözeterek tahtın hizmetindeyiz. Eğer de Melik Rıza’nın sülalesinden gelen Ebu’l-Haris tahtın mirasçısı olsa dahi”.
Müminlerin Emiri el-Kadir Billah, Seyfüddevle Emir Mahmud’u önceden hiç kimseye hediye etmediği çok değerli bir hilat (hırka) göndermiş, ayrıca ona devletin sağ eli, milletin güvenliği anlamına gelen (Yeminüddevle ve Eminülmilleh) lakabını vermiştir. Emir Mahmud böylece saltanatın başına geçmiş, Horasan emirleri onun saffında yer tutmuştur. Samani devletinin sonlarına doğru Yeminüddevle ve Eminülmilleh’nin yıldızı parlamış, onun mülkü sürekli genişlemeye başlamıştır. Onun istikbal yıldızları en zirvelere yükselmiş, onun fermanları dünyaya ün salmıştır. Gazneli Sultan Mahmud’un Gazneli devletinin başına gelmesinden İslam’ın ihyası olan fetih hareketleri sürekli olarak devam etmiş ve Ebu Mansur Sealibi bu konuda şöyle yazmıştır: “Ey sultanların saltanatlarına son veren, ey padişahları yenen, Allah seni korusun! Senin din için bıraktığın eserlere sabahın ayılığın eksik kalır. Yaptığın binaları diller övemez.
Gazneliler dönemi ve özellikle devleti devlet haline getiren meşhur Gazneli Sultan Mahmud dönemi Türk İslam Tarihi açısından İslam topraklarının Türkistan’da yayıldığı, Ehli- Sünnet mezhebinin ameli ve itikadî yönden altın çağını yaşadığı bir dönemdir. Gazneli Mahmud döneminde daha önceden putperest olan Gûrluler, Afganlar, Sindliler ve Mâverâünnehir bölgesindeki bazı Türkler İslam dinini kabul ederek Gazneli Sultan Mahmud’un safına katılmış, Hindistan fatihleri olmuştur. Gazneli Mahmud Samanoğulları Horasan valisi olan babası Sebük Tegin’in kendisine yazdığı “Pendnâme” yani vasiyetnameyi kendine yol rehber edinmiş, siyasi hayatında bir anayasa olarak kullanmıştır.
Babası döneminde ordu komutanlığı ve il valiliği gibi yüksek mevkilerde bulunan Gazneli Mahmud, babasının vefatı sonrasında da izlediği dindar ve doğru siyasetiyle dış siyasette İslam âleminin halifesi olan Abbasi halifesi El-Kadir Billah’in takdirini kazanmış, iç siyasette ise izlediği ciddiyeti ve fitneye karşı sabit duruşu ile reayasının gönlünü fethetmiştir.
Peki Gazneli Mahmud’a babası ne yazmıştı ona cevaplandırarak Gazneli Mahmud’un başarılarını ele alalım? Gazneli Mamud’un babası kölelikten nasıl valiliğe yükseldiğini anlatmış, devletin ve reayanın korunması gerektiği uyarısında bulunmuş, devlete, güce, parya, mazluma ve çevresindeki insanlara özellikle dikkat etmesini dile getirmiştir. Oğluna altını çizerek söylediği iki konu vardır ki bunlar da Gazneli Mahmud’un devlet siyaseti dizayn etmiştir. Birincisi devletine ve makamına göz dikene merhamet etme uyarısıdır ki Gazneli bu siyaseti devletinin iç ve dış siyasetinde uygulamıştır. İkinci ana nasihati ise mazlumun hakkının korunması, yani reayanın hakkının korunması olmuştur. Reayanın hakkını koruyamayan, güvenliğini sağlamayan hükümdarının dünya ve ahirette sorumlu olacağını dile getirmiştir.
Sebük Tegin’nin diğer bir önemli nasihati de vardır ki devletin alt yapısını oluşturan ekonomiye yatmaktadır. Bu da oğluna paraya sahip çık, devlet para ile ve güç ile yönetilir nasihatinde bulunmuş, daha sonra üzerine duracağımız Hindistan fetihlerinin sebeplerinden birini bu teşkil etmektedir. Ancak şunu de hatırlatmamızda fayda vardır ki Gazneli Mahmud’un Hindistan seferleri tek nedeni Batılıların ifade ettiği gibi Hindistan’ın zenginliği değildir. Utbî’nin ifadesiyle Gazneli Mahmud’un Hindistan seferlerinin temeli sebebi buralara din-i mübin-i İslam’ı yaymak, Muhammed (s.a.v.)’in adının gitmediği yerlere onun şeriatını götürme idealı yatmaktadır.
Tezimin ana konusunu 1099 yılında Gazneli Devleti başına geçen izlediği akıllı ve dirayetli siyasetiyle Gazneli toraklarını genişleten ve böylece Hint seferleriyle bölgenin Müslüman olmasını sağlayan ve 1030 yılında vefat eden Gazneli Sultan Mahmud’un Din Politikaları oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı başta Alp Tegin, ardından Sebük Tegin ve özellikle Sultan Mahmud’un işe başına gelmesiyle tam 223 yüzyıl süren (963-1186) Gazneli merkezli bir devletin kurulması ve bunca yıl ayakta durmasını sağlayan siyaset ve sebepleri gün ışığına çıkarmaktır. Araştırmanın önemi ise Türk İslam Tarihinde kurulmuş ve Hindistan seferleri ve izlediği iç ve dış siyasetiyle istikrarlı bir devletin varlığını yeni nesle taşımak ve bilime kazandır ehemmiyete layık bir çalışma olacağı konusudur.
Çalışmada öncelikli olarak, araştırmaya dâhil edilen Gazneli Sultan Mahmud’un çağdaş kaynaklarından yararlanacaktır. Bu çerçevede doğrudan tezimizin ana fikrini oluşturan Gazneli Sultan Mahmud’un Din Politikaları ile ilgili yazılan eserlerin birçoğuna ulaşılmıştır. İkinci aşamada ise araştırmaya dâhil ettiğimiz Gazneli Sultan Mahmud’un Din Politikaları ile ilgili araştırmalara ulaşılmış ve yazarların fikirlerine başvurulmuş, onların fikirleri incelenmiş ve kaynak olarak gösterilmiştir.
kaynakça:
Ebu Nasr Muhammed b. Abdülcebbar Utbî, Tarih-i Yenmini, Çev: Ebu’ş-Şeref Nasih b. Zafer Curfadekânî (603 H.) Tahkik Eden: Cafer Şıar, Tahran Üniversitesi Yayınları, Tahran, 1966, s. 107.
Utbî s. 108.
Utbî s. 110.
Utbî s. 121.
Utbî s. 136.
Utbî, s. 158.
Utbî, s. 169.
Utbî, s. 182.
Utbî, s. 221.
Utbî, s. 224.
Utbî, s. 313.
Erdoğan Merçil, Afganistan ve Hindistan’da Bir Türk Devleti Gazneliler (Pendnâme), Bilge Kültür Sanat Yaınları, İstanbul, 2014, s. 132.
Gerdizî, s. 279.
Utbî, s. 110.
Merçil, Pendnâme, s. 141.
Utbî, s. 277.
Utbî, s. 22.
Utbî, s. 33.
Utbî, s. 36.
Ebu Said Abülhey b. Dahhak b. Mahmud Gerdizî, Zainu’l-Ahbar, Rahim Rızazade Melik, Encümen-i Âsâr ve Mefâhir-i Ferhengi Yayınları, Tahran, 2005, s. 1.
Gerdizî, s. 253.
Gerdizî, s. 20.
Ebu’l-Fadıl Muhammed b. Hüseyin Beyhakî, Tarih-i Beyhaki, Neşreden: Said Nefisi, Sanayi Yayınları, Tahran, 1319, s. 1.
Hamdullah İbn Ebi Bekir Ahmed Müstevfi Kazvinî,Tarih-i Güzide, Çev: Erkan Göksu, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2015, s. 13.
İzzü’d-din Ebül’l Hasan Ali b. Muhammed b. Abdülkerim İbnü’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh, Tahkik Eden: Seyit Muhammed Hüseyin Ruhani İntişarat-i Asatir Yayınları, Tahran, 2004, s.7.
Reşidü’din Fazlullah, Câmiü’t-Tevârih (Selçuklu Devleti), Çev: Erkan Göksu, H.Hüseyin Güneş, Selenge Yayınları, İstanbul, 2010, s. 9.
Alaeddin Ata Melik Cüveynî, Târih-i Cihângüşâ, Çev: Mürsel Öztürk, TKK Yayınları, Ankara, 2013,s. 58.
el-Kadı Minahacü’d-din Ebu Ömer Osman b. Siracü’d-din Ömer el-Cüzcânî, Tebakât-i Nâsirî, Tahkik Eden: Abdülhay Habibi, Dünyayı Kitap Yayınları, Tahran, 1984, s. 1.
Kerim Kişaverz, Hezar Sal Nesr-i Farsi, Şirket-i Sehami-i Ofset Yayınları, Tahran, 1966, s. 277.
Zahîrüddin Nîşâbûrî, Selçuknâme, Tashih Eden: Mirza İsmail Han Hamidü’l Mülk, Asatır Yaınları, Tahran, 1346/1238, s. 18.
Mecma’ul Ensâb Muhammed b. Ali b. Muhammed Şebânkâraî , Mecma’ul Ensâb, Yayınlayan: Emir-i Kebir Yayınları, Tahran, 1984, s. 26.
Ebu Reyhan Muhammed b. Ahmed el-Bîrûnî, El-Âsârü’l-Bâkiye A’ni’l-Kurûni’l-Hâliye, Yayınlayan: Miras-i Mektup, Tahran, 2001, s. 42.
Muhammed b. Ali Râvendî, Rahatü’s-Sudûr ve Âyetü’s-Sürûr Der Tarih-i Âl-i Selcûk, Tashih Eden: Muhammed İkbal, Emir-i Kebir Yayınları, 1954, s. 19.
Sadrüddin Ebu’l-Hasan Ali b. Seyidü’i-İmam eş-Şehid Ebi’l-Fevârîs b. Nâsir b. Ali el-Hüseynî, Ahbârü’d-devletü’s-Selcûkiyye, Tashih Eden: Muhammed İkbal, Pencap Üniversitesi, Lahor, 1933, s. 1.
Giyasüddin b. Hemamüddin Handmir, Düstûru’l-Vezerâ, Tashih Eden: Said Nefsi, İkbal Yayınları, Tahran, 1976, s. 21.
Nizamü’l-Mülk Ebu Hasan Tûsî, Seyru’l-Mulûk Ya Siyasetnâme, Tashih eden: Hiyu Berk Darak, Tercüme ve Neşri Kitap Yayınları, 1962, s. 6.
Keykavus b. İskender Veşimgir Ziyari, Kabusnâme (Nasihatnâme), Tashih Eden: Abdülmecid Bedevî, Ateşkede Yayınları, Tahran, 1969, s. 2.
Ebu Abdullah Hâkim Nişâbûrî, Tarih-i Nişâbûr, Yayına Hazırlayan: Ali Rıza Kayanî, Tahran, Âka Yaınları, 1996, s. 3.
Yorumlar
Yorum Gönder